3-9
EYLÜL 2020 HALK SAĞLIĞI HAFTASI BASIN BÜLTENİ
Çocuklar,
bir ülkenin geleceği ve umudu olmalarının yanı sıra, toplumun
en kırılgan grubunu da oluşturmaktadırlar. Bu nedenle en iyi
koşullarda dünyaya gelmelerinin sağlanması, büyümeleri ve
gelişmeleri için en uygun ortamın hazırlanması, geleceğe dönük
fiziksel, ruhsal ve zihinsel donanımlarının en üst düzeyde
oluşturulması ülkenin geleceği açısından yaşamsal önem
taşımaktadır. Bu görevler, ayrıca anayasa ve yasalarla da ilgili
kişi ve kurumlara yüklenmiştir. Günümüzde çocuk sağlığına
yönelik programların temel hedefi artık yalnızca çocuk yaşatma
olmaktan çıkıp, sağlık sorunlarının yarattığı diğer
olumsuzlukları önlemek ve gidermek olmaktadır. Bu amaçla sağlık
hizmet sunumuna eskiye oranla daha farklı bir bakışla ve kapsamlı
olarak yaklaşmak gerekmektedir. Çocukların sağlık ve gelişimini
izlemeyi, desteklemeyi ve sorunları sağaltmayı amaçlayan
programlar iki nedenle önemlidir: Sağlık ve gelişimi izlemek,
desteklemek çocukların yaşam kalitesini iyileştirir ve bebek ve
çocuk yaşatmaya yönelik programları önemli ölçüde
güçlendirir, bebek ve çocuk ölümlülüğünün oranını
düşürmeye yardımcı olurlar. Bu amaçla yürütülen
çalışmalardan birisi de çocuk izlemleridir. Çocuk izlemlerinde
temel öngörü, hastalık ortaya çıktıktan sonra iyileştirmek
için uğraşmak yerine, hastalığa zemin hazırlayan koşulların
önceden tespit edilerek önlenmesidir. Bu hem daha sağlıklı, hem
de daha ekonomik bir yaklaşımdır. Çocuk izlemi, birinci basamak
çocuk sağlığı ve hastalıkları hizmetlerinin temelini
oluşturmaktadır. Tüm çocukların büyüme ve gelişmelerinin
izlendiği, sağlıklı olup olmadığının değerlendirildiği, aşı
ve sağlık eğitimi gibi koruyucu hekimlik uygulamalarının
sunulduğu bir sağlık hizmetidir. Ülkemizde doğan her çocuk;
doğumdan sonra ilk yıl içinde 9, 6 yaşına dek 17 defa ve bundan
sonrada okul çağı boyunca yılda bir kez izlenmektedir. Büyüme
ve gelişmenin özellikle hızlı olduğu erken çocukluk (0-3 yaş)
ve ergenlik (10-19 yaş) gibi dönemlerde izlemlerin sıklığı ve
içeriği farklılaşmaktadır.
Toplumun
ve onu oluşturan bireylerin, sağlıklı ve güçlü olarak
yaşamasında ekonomik ve sosyal yönden gelişmesinde, refah
düzeyinin artmasında, mutlu, huzurlu ve güvence altında varlığını
sürdürebilmesinde taramalar çok önemli yer tutar. Taramalar,
hastalıkların belirti ve bulgu vermeden belirlenmesini amaçlar.
Çocukluk çağı taramaları bu kapsamda sunulan en temel koruyucu
sağlık hizmetleridir ve yenidoğan döneminden başlayarak çocuk
izlemleri içerisinde ücretsiz sunulmaktadır.
Topuk
Kanı Taraması-YenidoğanMetabolik ve Endokrin Hastalık Taraması:
Doğan her bebeğin Fenilketonüri, KonjenitalHipotiroidi,
KistikFibrozis ve Biyotinidaz Eksikliği yönünden taranması
önemlidir. Çünkü bu taramalar sayesinde, bu hastalıklar
nedeniyle oluşabilecek, geri dönüşümü olmayan hasarlar
engellenebilmekte veya etkileri azaltılabilmektedir. Bebeğinizde bu
hastalıkların olup olmadığının araştırılması için topuk
kanı örneğinin alınması gerekmektedir. Topuk kanı taraması
sayesinde her yıl 5000’in üzerinde bebeğimiz hastalık
belirtileri ortaya çıkmadan saptanmaktadır. Bu bebeklerin 3 binden
fazlası hipotiroidi, yaklaşık 2000’i biyotinidaz eksikliği, 200
kadarı fenilketonüri ve 150 kadarı kistikfibrozis hastalığına
sahiptir. Tarama sayesinde erken saptanıp tedavi edilerek
yaşıtlarıyla aynı şansa sahip olmaları sağlanabilmektedir.
Yenidoğan
İşitme Taramaları: İşitme kayıpları, çocuğun o lisana özgü
sesleri oluşturarak konuşmasını geciktiren ve bozan en önemli
faktördür. İşitme kaybı ile doğan ya da doğumdan sonra
(yenidoğan ya da süt çocukluğu çağında) işitme kaybına neden
olabilecek bir travma, hastalık veya ilaca maruz kalan çocukların,
eğer işitme kaybı vaktinde teşhis edilmez ve rehabilitasyon
programlarına alınmazlarsa, psikolojik ve sosyal gelişmeleri
yetersiz olur ve ilerleyen yıllarda eğitim ve sosyal uyum
açısından, yaş ve zekaca eşitleri olan çocuklardan geri
kalırlar. Yapılan araştırmalar işitme kaybının saptanması
bakımından en kritik dönemin "yeni doğan dönemi"
olduğunu ortaya koymaktadır. Yenidoğan her bin bebekten 1-3’ü
ileri derecede işitme kaybı ile doğmaktadır. Çocukluk döneminde
geçirilen hastalıklar, kulak enfeksiyonları, kazalar ve kullanılan
bazı ilaçlar nedeniyle bu oran % 6’ya çıkmaktadır. Bebekler
hayatının ilk iki yılında beden ve zihin yönünden hızlı bir
gelişim dönemi yaşarlar. İnsanlarda kullanacakları dilin temeli;
o dile özgü seslerin işitilmesi ve konuşmaların dinlenmesiyle
oluşur. İşitme engeli ile doğan, bu engeli fark edilmeyen bebeğin
dil gelişimi durur ve bununla birlikte zihinsel, sosyal ve ruhsal
gelişimi yavaşlar. Erken teşhis konup ve erken rehabilite edilen
bebeklerin dil gelişimine paralel olarak; zihinsel sosyal ve ruhsal
gelişimleri de olumlu yönde etkilenir. Doğduktan sonra en geç
altı ay içinde işitme engeli teşhisi konan ve işitme cihazı
uygulanıp özel eğitime alınan bebeklerin konuşma becerisi normal
yaşıtlarına benzer seviyede gelişebilir.
Çocukluk
Çağı Görme Taramaları: Ülkemizde çocukluk çağında sık
görülen sağlık sorunlarının erken tanınması ve gerekli
tedavilerinin sağlanabilmesi amacıyla çeşitli tarama programları
yürütülmektedir. Okul öncesi ve okul çağı çocuklarda sık
görülen görme kusurlarına yönelik tarama çalışmalarının da
bu programlara eklenmesine karar verilmiştir.
Gelişimsel
Kalça Displazisi Taraması: Halk arasında doğumsal kalça çıkığı
olarak ta bilinen Gelişimsel kalça displazisi (GKD), kalçayı
oluşturan yapıların anne karnında oluşumları sırasında normal
olmalarına karşın, çeşitli nedenlerle sonradan yapısal bozulma
gösterdiği dinamik bir hastalıktır. Bu hastalığın erken
dönemde teşhis ve tedavisinin başlatılmasına yönelik olarak bir
tarama programı yürütülmektedir. Bebek 1 aylık olunca fizik
muayenesinin yapılması için aile hekimine götürülmesi, risk
faktörü taşıyan veya muayenede GKD açısından şüpheli görülen
bebeğin ortopedi uzmanına yönlendirilerek gerektiğinde radyolog
tarafından da 4-6 haftada kalça ultrasonu ile değerlendirilmesi
erken tanı ve tedavi için önemlidir. Yaşamın ilk 6 ayında
çeşitli ortezler kullanılır ve kısa sürede kolaylıkla tedavi
edilebilirken, yaş büyüdükçe düzeltme ve alçı, daha ileriki
dönemlerde cerrahi tedaviler kullanılmaktadır. Tedavi geciktikçe
kullanılacak yöntemler daha zor ve kalıcı sakatlık riski daha
yüksek olmaktadır. GKD önlenebilir bir sakatlık nedenidir.
Sıralanan
sebepler nedeniyle oldukça önemli olan Çocukluk Çağı
Taramaları, içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde de aynı önemi
muhafaza etmektedir. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza
daha sağlıklı bir gelecek verebilmek içim Çocukluk Çağı
Taramaları ihmal edilmemelidir.